19 Haziran 2010 Cumartesi

...

Bugün boğazımda bambaşka bir şey var... Ulaşamadıklarım.

Mütemadiyen girdiğim bu durum yine geçici elbette ama bu kez çok daha farklıyım. Bu kez o hep varolan umut yok, bu kez hayallerim daha bir sapa. Artık hayallerim sadece "Loto bana çıksa neler yaprdım?" ile kısıtlandı... Sıradanın da sıradanı insan mertebesine büyük çabalarımla ulaştım.

Oysa attığım her adımı hayatımı daha güzelleştirmek, o mutlak iyiye ulaşmak için attım. Ev... Araba... İyi bir eş... Mutlu çocuklar... Artık anlıyorum ki hayat kesinlikle bunlar değil. Evi satın, arabayı satın, kadınları satın, çocukları satın... Asla arkanıza bakmayın.

Hiçbir arkadaşım artık bana arkadaş değil. Hiçbir sevgi ısıtamaz artık yüreğimi veya hiçbir güzel söz söndüremez içimdeki ateşi. Alevler içinde yanan bir buz gibiyim. Eriyemiyorum... Akamıyorum akmam gereken yerlere. Kanalizasyona değil de eğimin yukarısına doğru hareket etmeye çalışmış su birikintisymişim yıllardır. Kaderime razı gelip akmak istediğimde bir alev buz etti beni...

O öyle bir alev ki, onun da buz etmek istediği bambaşka. Tutkuları bambaşka, amacı bambaşka. Hiçbirine ulaşamamış, yakıyor etrafını. Çarpıyorsun istemeden, sen onu söndürmek isterken o seni katılaştırıyor... Alıyor içindeki tüm umudunu, buhar olup uçmak istiyorsun, bağlıyor elini kolunu-- Kaskatı oluyorsun.

Uçmak istersin uçamazsın, düşmek istersin, kırılırsın.

Hayat hepimizi kırıyor...

İçimde bambaşka bir şey var artık, bu durumumdan beslenmek istiyorum. Bu dümdüz, kaskatı halimden yararlanıp, tutkusuzluk çok iyi... Böylece kötü şeylere de olan tutkumu kaybederim.

Hiç yorum yok: