24 Mayıs 2010 Pazartesi

Lost bitti lan... Valla billa...

Tek mantıklı, yani bana mantıklı gelen tek teorim;

Ağır spoiler içerebilir, demedi demeyin...

Dizinin tüm özetini, Jack ile babası Christian Shephard'ın konuşmasında açıklandı. Aslında uçak kazasından kurtulan olmadı kanımca;

Şöyle ki; hepimiz biliyoruz ki bu Lostieler, "Kayıp Ruhlar"dı aslında, Lost'un anlamı buydu. Hayatlarında bir türlü aradıklarını bulamayan ve bulamamış halde, feci bir uçak kazasında ölüp giden insanlar. Eğer budizm-karma gibi inanışlara biraz girersek, her şeyden öte bizim dinimiz gibi ahir hayatı irdeleyen dinlerin öğretilerini düşünürsek, özetle "Kader yolunu buldu" diyebilirim.

Yani, Jack ölmeden evvel bir saniyelik göz açıp kapayıncaya kadar olan, "alternatif" olayları gösterdi bize dizi. Uçak kazasında ölmeselerdi, o adada yaşasalardı, ne kadar olağanüstü şeyler olsa da onları bir arada tutacak tek bir şey vardı, "arkadaşlık" hepsi aradıklarını bulamadı, çünkü aradıkları şey birbirleriydi. Sevdikleriyle olmaları gerekiyordu.

Jack, Christian'a sordu "Neden buradasın?" diye, babası da ona sordu "Sen neden buradasın?" şeklinde. Jack öldüğünü o sırada anladı. (6. His'te, kefaretini ödeyen Bruce Willis'in anca öldüğünü anlaması gibi, Jack kefaretini ödedikten sonra, öldüğünü anlayabiliyor, bu noktada 6. His dava açsa bu diziye yeridir) Daha sonra Jack sordu, "neden herkes şimdi burada?" diye, babası da "şimdi diye bir şey yoktur, önemli olan burasıdır" dedi.

Yani sevdiklerinizle aranızda "zaman" diye bir kavram olamaz. "Mekan" olur. sevdiklerinizin yanında olmalısınız, zamanın önemi yok. Lostieler için o mekan adaydı. Ada'da zamanda atlamalar, zaman değişimi vs. olsa da değişmeyen tek bir şey vardı, o da Lostieler ve mekanları...

Başından beridir "Ada'nın sana ihtiyacı var, ona ihtiyacı var" vs. deniyordu, Jacob'un da dediği gibi, aslında Lostielerin "adaya" ihtiyacı vardı. Nitekim rüyalarda buluştular, naaşları adada birleşti...

Aklıma gelen tek anlamlı son bu. O zaman da dizi mesaj kaygısı içermiş oluyor, "Bir ihtimal var o da yaşamak mı dersin?" mesajı. Yaşasalardı belki adada hayatları çok daha güzel olacaktı.

Yok diğer türlüyse, çok fena taklalara geldik, demedi demeyin... Sağlam kazıklandık.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Finali bi daha izlesemeni tavsiye ediyorum. Adada yasanan hersey yasandi, yani gercek. 6 sezondur yasananlar Jackin sadece adada gozunu acip kapama zamani arasinda gorduklerinden ibaret degil.Olen herkes sideways de bulustu...

Kastore dedi ki...

Senin de yazımı tekrardan okumanı tavsiye ediyorum :)

Anlatmak istediğim zaten "Adanın" zamandan soyut bir mekan olduğu. Yani o adada yaşananlar gerçekten yaşandı veya yaşanmadı denilemez. Çünkü zaman diye bir şey yoktu adada. Sadece mekan vardı...

O mekan da ister mahşer meydanı deyin, ister başka bir şey... "Biraraya gelmesi gereken insanların bir araya geldiği yerdi" Ada bir nevi mahşer meydanıydı. Zaten adada olanlar bir yaşanmışlıklar veya yaşanması gerekenlerdi, yaşandı mı yaşanmadı mı ona dair pek bir şey söylemedi dizi...

Adsız dedi ki...

Adada yasananlar GERCEKTEN yasandi denilebilir! Flashsideways icin dedgin dogru....

Kastore dedi ki...

Eğer adanın gerçekliğine inanıyorsan, çok pis taklaya geldiğini kabul etmelisin o zaman.

Neydi peki Dharma? Hurley diye bağıran kuş? Numaraların kerameti bir tek adayların numarası mıydı? Neden o makine sisteminin şifresi oydu? Jacob'un annesini(büyüten kadın) o adaya kim getirdi? Heykeli kim yaptı?

Bize dizi boyunca bizim lostielerin gözünden adayı anlattılar, lostielerin dışındaki kimsenin gözünden adayı öğrenemedik. Bu bile bir ipucu vermeli size, ada lostielere özel miydi?

Adsız dedi ki...

Adada yaşananları "gerçekten" yaşandı diyebiliriz. Çünkü adanın zaman kavramından o kadar çok bahsettiler ki. 1950 lere gittiler, Jacob zamanını gösterdiler. Yani adanın zamandan bağımsız olmadığı kesin. Sadece zamanla bazı sorunları oldu birkaç bölüm o kadar :D Gidip gelmeler, zamanda geri kalmalar vs.
Yani adada zaman da vardı mekânda. Aslında bize anlatılan ne adaydı, ne dharma. Bize sadece karakterler anlatıldı, dizi sadece karakter odaklı oldu. Diğerleri hep yan hikâyelerdi. Adanın mistik oluşundan ve kötülük için bir TIPA görevi görmesinden başka bir önemi yoktu yani, sonunu düşünecek olursak. Genele bakarsak, "bir grup insanın bir adaya düşmesi ve sonrasında başlarından geçenler" diyebilriz.