16 Aralık 2009 Çarşamba

2 or 3 Things I Know About Her


Türkçe meâli "Onun Hakkında Bildiğim 2 ya da 3 Şey" olan orijinal adıyla "2 ou 3 choses que je sais d'elle" Jean-Luc Godard imzalı 1967 yapımı bir film.
Filmde "O" denilen karakter, Paris'in iki yüzünü karakter hali ile Juliet Janson ve onu oynayan aktrist Marina Vlady üzerinden anlatmakta. Film bir nevi dramatize belgesel tadında. 1960'ların Parisinde yaşayan karakterlerin hayatlarından kesitler ve yükselen reklamcılık-ekonomi ve kapitalist zihniyetlerin bununla doğru orantılı halde ahlakî yozlaşmanın, musrifliğin ve fahişeliğin artışından dem vurmakta.
Her şeyin yanında Vietnam'da yükselen savaş sesler, olası Atom Savaşı'nın 60'lar Fransa'sındaki yansımalarını izliyoruz.
Jean-Luc Godard, filmde fısıldayarak anlatıcılık etmekte. Peki, neleri anlatmakta dersek eğer, hemen her şeyi anlatmakta. Parayı, seksi, aşkı, şehri, dil ve telafuzu, savaşı. Fransız yönetmenin bu filmde kanımca en büyük başarısı, dil felsefesini müthiş bir şekilde özümseyip, karakterimize "O"na empoze etmesi. Filmi izlerken, "Aşk" kelimesi farklı bir şekilde telaffuz edilseydi, dilde anlatımı farklı olsaydı, acaba kitleler için daha farklı bir anlam ifade edecek miydi diye sormadan edemiyoruz.
Sonuçta anlam ve anlatım birbirlerinin kökenlerinde yer alırlar fakat telaffuz, anlamın anlatımına verilen ad ise, telaffuzun değişmesi anlamda da değişikliğe yol açar mı? Film boyunca Jean-Luc Godard da bize bunu sordu işte...
Bunca felsefî alt metinlerine rağmen film kanımca görsellik olarak sınıfta kalıyor, Avrupa sinemasının bence en büyük eksikliği, karakterlerin sıradan seçilmesi, doğal davranmaya itilmesi ve de her oyuncunun bunu başaramamasının etkisi. Filmde yan karakterler, halleri tavırları ile çok sırıtıyorlardı.

Gelelim çeviri boyutuna;
Filmi yaz aylarında çevirdim ve tam anlamıyla konsantre olduğumu söylemem zor. İşin iyi yanı, dil felsefesine ve Wittgenstein'e karşı az-çok ilgim ve bilgim vardı. Sonuçta bu da çoğu yeri kolay atlatmamı sağladı fakat bu şekilde özellikle Fransız sinemasında kaynak olan altyazıların eksiklikleri canımıza okumuyor değil. Fransızcasından onlarca yeri çıkarmama rağmen birkaç bölüm yine eksikti. Yine işin iyi yanı, gidişatı pek de etkileyen bölümler değildi ve Godard'ın anlatımını yaptığı bölümler tam-takırdı... Sonuç olarak başarılı diyebileceğim bir çeviri ortaya çıktı. İzleme şansına erişecek, sıkılmadan izleyecek kişilere selam eder, iyi seyirler dilerim...

Hiç yorum yok: