22 Temmuz 2010 Perşembe

Büyüksün baba!

Fazıl Say'ın son arabesk çıkışı, Radiohead'den Rammstein'e oradan Korn'a ancak Adanalılığın da hamuru ile Selahattin Özdemir'li hard-core arabeske kadar her türlü müziği dinleyebilen benim çok ama çok zoruma gitmişti. Bu halktan ayrı-gayrı bambaşka yerlerdeyim tavrının ürünüydü o. Yoksa Fazıl Say gibi bir müzisyenin bir müzik türünü aşağılayabileceğine ihtimal vermiyordum. Oysa yaptı.

Twitter'da götümdeki bir karış bokla, Fazıl Say'ın "ben başkayım" tribiyle yazdığı o yazılara ayar vermeye çalışıyordum, onun fikrini anlatmaya çalışıyordum fakat bunu uzun zaman önce Yıldırım Türker baba yapmış ve yazısını harika sözlerle bitirmiş. Hislerime tercüman olmuş. İşte sanatçılar bu yüzden var... Kendisi, Fazıl Say'ı Seçkincilik ile suçlamış ve bakın neler demiş;

"seçkincilik, kişinin seçkin olduğuna bütün kalbiyle inanıp bütün dünyanın hizmetine koşmasını beklediği anda saplanıverdiği bir tuzaktır. oradan ufuk görünmez. armoni zenginliğini ölçüt alıp bir müziği diğerinden üstün tutarsan, ritim zenginliğini ölçüt alan da başka bir müzik türünü seninkinin üstünde tutabilir. dünyayı, kültür üretimini ast-üst ilişkisiyle tanımlayıp şaşmaz bir hiyerarşinin sularında kulaç atarsan aynana yansıyan eninde sonunda faşizan bir sırıtış olacaktır. zor olanla uğraşmak, zor olana gönül vermek, tevazu gerektirir."

İşte Fazıl Say'da bu tevazu yok... "Ya acıtasyon yapıyorlar arabesk diyorlar, halk onları benden daha çok tanıyor" şeklindeki kompleks yüzünden değilse Fazıl Say'ın bu çıkışları ben kafamı keserim.

Hiç yorum yok: